Vatan Savaşı veya “Demir Yumruk” Operasyonu
27 Eylül 2020 tarihinde sabah saatlerinde Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin geniş çaplı bir sabotajla sınır boyundaki Azerbaycan Ordusu mevzilerini ve yerleşim birimlerini büyük kalibreli silahlardan, havanlardan ve farklı kalibrelerdeki toplardan yoğun bir ateşe maruz bırakmasının akabinde, Ermenistan Ordusu’nun savaş etkinliğini önlemek ve sivil halkın güvenliğini sağlamak amacıyla Azerbaycan Ordusu’nun komuta kademesi, birliklerin tüm cephe hattı boyunca hızlı bir karşı hamle operasyonuna başlaması kararını almıştır. Çatışmaların sürmesiyle beraber Ermenistan’da olağanüstü hal ve genel seferberlik, Azerbaycan’da ise olağanüstü hal ve sokağa çıkma kısıtlaması, 28 Eylül tarihinde kısmi seferberlik ilan edilmiştir. Çatışmalar kısa sürede alevlenerek İkinci Karabağ Savaşı’na dönüşmüştür.
Pek çok dünya ülkesi ve Birleşmiş Milletler askeri operasyonları durdurma, iki tarafa da gerilimi azaltma ve müzakereleri ivedilikle sürdürme çağrısında bulunmuştur. Afganistan, Ukrayna, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Azerbaycan’ı desteklediklerini ifade etmişlerdir. 29 Eylül tarihinde BM Güvenlik Konseyi Dağlık Karabağ’daki duruma ilişkin olarak acil toplanmıştır. Rusya’nın arabuluculuğunda Uluslararası Kızılhaç Örgütü tarafından desteklenen ve hem Ermenistan, hem de Azerbaycan tarafından kabul edilen insani ateşkes resmen 10 Ekim’den itibaren geçerli olmakla beraber, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin sivil vatandaşları hedef alan terör eylemleri sonucunda ateşkes tekrar bozulmuş, yaralı ve esir değişimine ara verilmiştir.
Savaşın Arka Planı
Birinci Karabağ Savaşı sonucunda topraklarının %20’sini kaybeden Azerbaycan Cumhuriyeti esasında 1994 yılında imzalanan Bişkek Protokolü sonrasında Ermenistan Cumhuriyeti’yle BM Güvenlik Konseyi’nin işgal kuvvetlerinin Azerbaycan topraklarını kayıtsız şartsız boşaltmasına dair kararlarının yerine getirilmesi amacıyla çeşitli uluslararası kurumlar çerçevesinde uzun süren diplomatik müzakereler yürüttü. Barış müzakereleri süreci 2018 yılında Ermenistan’da gerçekleşen renkli devrim sonrasında iktidara gelen Nikol Paşinyan’ın “Karabağ Ermenistan’dır ve nokta” şeklindeki popülist açıklamaları ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarına art arda illegal seyahatleri gibi provokatif hareketlerleriyle ciddi ölçüde sarsıldı.
Provokatif eylemlerin devamı niteliğinde 2019 yılının Mart ayında Ermenistan Savunma Bakanı David Tonoyan ABD’ye resmi ziyareti sırasında “yeni topraklar kazanmak için yeni savaş” çağrısında bulundu. Tonoyan’ın bu açıklamasına temas çizgisinde birtakım askeri provokasyonlar da eşlik etti. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’ne ait birlikler 2020 yılının Temmuz ayında Azerbaycan-Ermenistan devlet sınırının Tovuz istikametinde elverişli mevzileri ele geçirmek amacıyla top atışları desteğinde saldırıya kalkışsa da, başarılı olamadı. 23 Temmuz’da ise Ermenistan Silahlı Kuvvetleri Rusya’yla ortaklaşa hava savunma sistemleri tatbikatına başladığını ilan etti. Bunun akabinde Azerbaycan’da Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye Silahlı Kuvvetleri’nin ortak katılımıyla Eylül ayı başına kadar süren bir dizi askeri tatbikat yapıldı. Ağustos ayında temas çizgisinin Goranboy istikametinde Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’ne ait keşif ve sabotaj grubu bir provokasyona kalkışmış fakat alınan önlemler sonucunda kayıplar vererek geri çekilmiş ve grubun komutanı Üsteğmen Gurgin Alberyan esir alınmıştır.
Doğrudan askeri provokasyonlar yanında Ermenistan’ın uluslararası hukuk ilkelerini ihlal ederek işgal altındaki Azerbaycan topraklarına çok sayıda YPG ve PKK mensubu teröristi ve bu arada Beyrut limanında gerçekleşen patlamanın ardından binlerce Lübnanlı Ermeni’yi yerleştirmesi çatışmaları daha da alevlendirdi. 2020 yılının Ağustos ayının sonlarında Ermenistan Başbakanı’nın eşi Anna Hakobyan’ın işgal altındaki Azerbaycan topraklarında illegal biçimde gerçekleştirilen askeri tatbikata katılımını kamuoyuna servis etmesi gerilimi zirveye ulaştırdı. Ermenistan tarafının böylesi verimsiz ve kışkırtıcı açıklamaları ve hareketleri müzakere sürecinden kesin bir şekilde kopma olarak değerlendirilmiştir.
25 Eylül 2020 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in BM 75. Genel Kurul oturumunda çevirimçi konuşmasında Ermenistan’ın provokasyonları sonucunda Azerbaycan askerlerinin ve 76 yaşlı sivil vatandaşın öldüğü, aynı zamanda sivil altyapıya ciddi boyutta zarar verildiği vurgulanmıştır. Diğer yandan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı, 17 Temmuz’dan itibaren Eylül ayına kadar askeri kargo uçaklarıyla Ermenistan’a bin tonun üzerinde askeri malzeme nakledildiğini de ifade etmiştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı İdaresi Dış Politika Şubesi Başkanı Hikmet Hacıyev 27 Eylül’de Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin ateşkesi şiddetli bir şekilde ihlal ettiğine ilişkin bir beyanat yayımlamıştır. Aynı gün, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri Ermeni provokasyonlarını önlemek amacıyla karşı hamle operasyonuna başlamış ve Azerbaycan Cumhuriyeti sınırları içinde olağanüstü hal ilan edilmiştir.
Çatışmaların Gidişatı
Çatışmalarda Azerbaycan az kayıpla büyük ilerleme kaydetti. Başlangıçta bazı köyleri ve stratejik köprüleri işgalden kurtardıktan sonra, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri 22 Ekim’de Karabağ’ın İran’a komşu güney sınırını bütünüyle kurtardu ve 23 Ekim’de Laçin Koridoru’na doğru ilerlemeye başladı. Laçin Koridoru Karabağ’daki sözde oluşumla Ermenistan’ı birbirine bağlayan en büyük (diğerlerine kıyasla) otoyoldu. Otoyolun kontrol altına alınması Ermenistan’dan yakıt, savaş cephaneliği ve askeri istihkâm malzemeleri nakledilmesinin önüne geçerdi. Azerbaycan gün içinde askeri konvoylara engel olmak amacıyla geleneksel olarak top atışları, havanlar ve hatta doğrudan ateşlenen ya da güdümlü füzelerle Ermenistan ordusunu vuruyordu. Savaş sürecinde 4 Ekim’de Cebrail, 17 Ekim’de Fuzuli, 20 Ekim’de Zengilan, 25 Ekim’de Gubadlı ve 8 Kasım’da Şuşa kenti işgalden kurtarılmıştır.
Modern Harp Tarihinde Eşi Görülmedik Bir Operasyon Olarak Şuşa Operasyonu
Vatan Savaşı’nın ayrıntıları henüz büsbütün açıklığa kavuşturulmuş değil. Fakat Şuşa’nın işgalden kurtarılması operasyonunun tarihteki yerini ilelebet alacağını şimdiden eminlikle söylemek mümkün. Karabağ’ın tacı, çarpan kalbi olan Şuşa doğal istihkâm konumunda bulunduğundan, buraya tanklarla ya da başka ağır askeri araçlarla girmek mümkün değildi. Şuşa’yı almanın iki yolu bulunuyordu. Bunlardan birincisi kentteki düşman kuvvetlerin havadan indirilecek darbelerle, top atışlarıyla mahvedilmesiydi. Azerbaycan Ordusu’nun komutanları bu yolu tercih etmediler. Çünkü kentin bombardıman edilmesi büyük tahribata yol açardı. Bu yüzden alternatif bir yol olarak yakın dövüş taktiği seçildi. Yiğit er ve subaylarımız hafif silahlarla koyu ormanlardan, derin derelerden geçerek, kayalıkları ve dağları aşarak düşmanı yüz yüze çatışmada mahvetti. Şuşa için çatışmalar sürerken Hankendi’nde bulunan yabancı gazetecilerden biri Ermenilerin içinde bulunduğu acıklı durumu şu sözlerle anlatıyordu: “Şuşa’yı savunanlar perişan bir halde dağıldılar. Askeri ambulanslar onlarca yaralıyı kanlar içinde Hankendi hastanesine taşıyor. Geri kalan savaşçılar yorgun bir halde, yol boyunca askeri üniformalarını üzerlerinden çıkarıp atarak dağdan iniyorlar. Ambulanslar durmadan gidip geliyor. Otomobillerde yaralı askerler birbirinin üzerine istiflenmiş. Aldıkları yaralar yakın dövüşlerin yapıldığının bir kanıtı.” Le Monde’un aynı günlerde yayımladığı başka bir röportajda da Ermenistan ordusunun mağlup askerlerinin yaralı bir halde Şuşa’yı terk ederek Hankendi’ne kaçtıkları anlatılıyordu. Muzaffer Başkomutan İlham Aliyev 8 Kasım’da Şuşa’nın kurtarıldığı müjdesini halkımıza verdi. Şuşa zaferi aslında savaşın kaderini belirledi. Ertesi gün 70’in üzerinde köyün daha işgalden kurtarıldığı haberi alındı ve bir gün sonra da Paşinyan Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın şartlarını kabul ederek kapitülasyon imzalamak zorunda kaldı.
10 Kasım’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Ermenistan Başbakanı ve Rusya Devlet Başkanı çatışma bölgesinde tüm askerî operasyonların tamamen durdurulmasına ilişkin beyanat imzaladılar. Bu beyanat doğrultusunda 20 Kasım’da Ağdam, 25 Kasım’da Kelbecer, 1 Aralık’ta Laçin vilayetleri bir tek şehit verilmeden kurtarıldı. Beyanatta ayrıca Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’yle Azerbaycan’ın batı vilayetleri arasında yeni ulaşım hatlarının yapılacağı ilan edilmiştir. Sonuç itibariyle Azerbaycan’ın askeri zaferi Ermenistan’ı kapitülasyona mecbur bıraktı. 11 Aralık’ta Dağlık Karabağ’da askeri operasyonların sona ermesinden ve Rusya Federasyonu’nun barış operasyonunun başladığı andan itibaren ilk kez ateşkes ihlali gerçekleşti. Hadrut’ta ateşkesin bir kez ihlal edildiği kayıtlara geçti. Bu ihlal sonucunda Azerbaycan ordusunun bir askeri yaralandı.
Azerbaycan’ın Askeri Üstünlüğü
Azerbaycan ordusu 44 günlük savaşta Harop insansız kamikazelerden ve bu arada Azerbaycan’da İsrail’le ortak üretilen “Zerbe” dronlarından ve diğer İHA’lardan, o sırada Bayraktar TB2 insansız hava araçlarından geniş ölçüde faydalanmıştır. Bir tek Bayraktar TB2 İHA’larıyla Azerbaycan Ermenistan’ın 1 milyar dolarlık askeri araç ve gerecini mahvetmiştir. İHA’lar hem düşmanın askeri araçlarına ve insan gücüne isabetli darbeler indirilmesi, hem de topçu ateşlerinin isabet oranının arttırılması ve keşif amacıyla kullanılmıştır. Rus askeri uzmanı Pavel Felgenhauer, askeri açıdan aşağı yukarı bir eşitlik durumu bulunmasına rağmen Azerbaycan Ordusu’nun teknolojik açıdan üstün durumda bulunduğunu vurgulamıştır.
İkinci Karabağ Savaşı’nın Kayıpları
Azerbaycan Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı Vatan Savaşı’nda Silahlı Kuvvetlerimizin 2907 mensubunun hayatını yitirdiğini duyurmuştur. Bazı askerlerin kimliğinin DNA tahlili sayesinde tespit edilmesi ve kendilerinden haber alınamayan 100’ün üzerinde askerin bulunması şehitlerin sayısını arttırabilir. Silahlı Kuvvetler mensuplarının tedavileri tıbbi kurumlarda sürmektedir. Azerbaycan askeri araç olarak fazla kayıp vermemiştir.
Ermenistan tarafı savaşta 2425 askerinin öldüğünü ifade etmiştir, oysa bu rakamın açıklanandan çok olduğu bilinen bir gerçektir.
44 gün süren savaşta Ermenistan 10 adet S-300 ve buna ait taktik savaş araçları, 366 tank, 352 çeşitli kalibrelerde top, 22 adet insansız hava aracı, 5 adet Su-25 uçağı, 50 adet Tor, Osa, Kub, Krug modeli uçaksavar füze sistemi kaybetmiştir. Savaş operasyonları sırasında özel öneme sahip bulunan 97 adet Grad, 4 adet Smerç, 1 adet Tos roketatar, 2 adet Uragan, 1 adet Yars, Toçka-U, balistik füzeler, Elbrus füze sistemleri de mahvedilmiştir. Azerbaycan Ordusu’nun mahvettiği veya savaş ganimeti olarak ele geçirdiği askeri araç gerecin değeri en az 3.8 milyar ABD doları olarak belirlenmiştir.
Yabancıların, Paralı Askerlerin ve Terör Örgütlerinin Savaşa Katılımı
Çatışma öncesinde Türk kaynakları Irak ve Suriye’den pek çok YPG ve PKK mensubunun Azerbaycan’a karşı Ermeni militanlarını yetiştirmek amacıyla Dağlık Karabağ’a yerleştirildiğini haber vermiştir. 30 Eylül’de Türkiye kaynakları 300 civarında PKK’lı teröristin İran üzerinden Dağlık Karabağ’a nakledildiğini haber verdi. 28 Eylül’de Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği bilgiye nazaran Ermenistan’ın kayıpları arasında Suriye’den ve Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinden gelen Ermeni kökenli paralı askerler bulunuyordu. 30 Eylül’de Hikmet Hacıyev “uluslararası kamuoyunun Ermenistan’ın terörist güçleri Azerbaycan’a karşı kullanmasına makul bir tepki vermesi gerektiğini” ifade etti. Birtakım PKK ve YPG mensupları da daha sonraki dönemde çeşitli basın kurumlarına verdikleri demeçlerde Karabağ’da Ermeniler tarafında savaştıklarını itiraf etmişlerdir.
Buna ilaveten Lübnan, Suriye, Fransa’da ve bazı Latin Amerikası ülkelerinde yaşayan Ermeni kökenli vatandaşların Ermeni diasporasının çağrısı üzerine uluslararası hukuk ilkelerini ihlal ederek çatışmalara katıldıkları açıklık kazanmıştır. 1 Ekim’de Suriye İnsan Hakları Gözlem Merkezi Ermeni kökenli Suriyeli askerlerin Suriye’den Ermenistan’a götürüldüğünü doğrulamıştır.
İkinci Karabağ Savaşı Sırasında Azerbaycan İçinde Durum, Halk- İktidar Bütünleşmesi
İkinci Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan’da politik ve ekonomik istikrar mevcut olmuştur. Halk-iktidar bütünleşmesi en ileri düzeyde kendini göstermiştir.
27 Eylül günü sabah saatlerinde Ulaşım, İletişim ve İleri Teknolojiler Bakanlığı’nın yaydığı bilgiye nazaran Ermenistan’ın gerçekleştirebileceği provokasyonların önlenmesi amacıyla ülke çapında internet erişiminde birtakım kısıtlamalar uygulanmıştır. Diğer yandan Diaspora Kurumları Komitesi yurtdışında ikamet eden Azerbaycanlılara çağrıda bulunarak sosyal ağlarda, elektronik medya ve diğer kitle iletişim araçlarında resmi olmayan, doğrulanmayan ve taraflı bilgilerin yayılmamasını istemiştir. Olağanüstü durum uygulanması konusunda Milli Meclis’te yapılan oturumda 27 Eylül saat 00:00’dan itibaren Bakü, Gence, Göygöl, Yevlah ve bazı diğer vilayetlerde sokağa çıkma kısıtlamasının tatbik edilmesine dair karar alınmıştır. İmzalanan bir kararnameyle Azerbaycan Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Vilayet Eyvazov olağanüstü hal döneminde sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgelerin kumandanlığına atandı. Diğer yandan, Azerbaycan Hava Yolları’nın basın servisi Azerbaycan’ın tüm havaalanlarının 30 Eylül tarihine kadar düzenli yolcu taşımalarına kapanacağını açıkladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Azerbaycan’da kısmi seferberlik ilanına dair kararname imzaladı ve Azerbaycan Cumhuriyeti Seferberlik ve Askerlik Hizmetine Celp Kurumu’na daha önceden onaylanan program doğrultusunda askeri yükümlülerin seferberlik kapsamında askerlik hizmetine celbini ve askeri ulaştırma görevinden doğan diğer çalışmaları gerçekleştirmesi havale edildi. Kararname 28 Eylül tarihinde yürürlüğe girdi.
Azerbaycan Ordusu’nun Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin askeri provokasyonlarını başarıyla önlemesi ve düşmana sarsıcı darbeler indirmek suretiyle savaş alanında kazandığı zaferler Azerbaycan halkı tarafından büyük bir sevinç ve moralle karşılanmıştır. Azerbaycan yurttaşları, yurtdışında ikamet eden Azerbaycanlılar ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, kazanılan başarılar için Cumhurbaşkanı, Başkomutan İlham Aliyev’e sayısız kutlama ve teşekkür mesajları göndermiştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve Başkomutan İlham Aliyev’e “Ermenilere karşı savaşmak için emir” bekleyen binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da mektuplar yazarak, kardeş ülke topraklarının işgalden kurtarılması için savaşa hazır olduklarını ifade etmişlerdir. Diğer yandan 27 Eylül tarihinden itibaren Bakü sokaklarında, evlerin balkonlarında, dükkân ve işyerlerinin dış cephelerinde üç renkli Azerbaycan bayrağı dalgalanmaya başlamıştır. Azerbaycan halkı, cephede kazanılan başarılar ve bazı bölgelerin işgalden kurtarılması onuruna evlerini bayraklarla süslemiştir. Aynı zamanda otomobiller de küçük bayraklarla süslenmiştir.
30 Eylül tarihinde Gençlik ve Spor Bakanlığı Azerbaycan Futbol Federasyonları Birliği’yle beraber “Gücümüz Birlikte” adlı bayrak etkinliği düzenlemiştir. Etkinlik gönüllüleri Bakü’nün 3 ayrı bölgesinde halka yüzlerce bayrak dağıtmıştır.
Ermenistan’da İç Durum
Ermenistan Hükümeti’nin aldığı kararla, 27 Eylül 2020 tarihli 1585 numaralı karar doğrultusunda 55 yaşın altındaki kişiler için seferberlik ilan edilmiştir. Seferberlik ilanı doğrultusunda Ermenistan’da 18 ila 55 yaş arasındaki erkeklerin ülke dışına çıkmaları yalnızca bölge askerlik kurumlarının yazılı izniyle mümkün olmaktadır. 29 Eylül tarihinde Ermenistan eski Savunma Bakanı Seyran Ohanyan’ın cephe bölgesine gitmesi bağlamında, eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’ın ve 2008 seçimleri sonrasında kargaşa çıkarma iddiasıyla suçlanan diğer eski devlet görevlerinin mahkemesi ertelendi. 1 Ekim’de Ermenistan’da TikTok uygulamasına erişim yasaklandı. Aynı gün Ermenistan Ulusal Güvenlik Hizmeti Ermenistan’da yüksek rütbeli bir eski subayın Azerbaycan istihbarat kurumları lehine ajanlık yapmakta şüpheli bilinerek tutuklandığını ve ihanetle suçlandığını ilan etti. 2 Ekim’de Ermenistan Dağlık Karabağ’a götüren tüm otoyolları kapattı. Bu yollar yalnızca askeri birliklerin hareketi için kullanılmıştır. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin ön çizgideki bazı birliklerinin personelinin moralsizliği ve pek çok askeri yükümlünün savaşmayı bütünüyle reddetmesi üzerine Ermenistan Savunma Bakanlığı ülke içinde kadınlara çağrıda bulunmaya başlamıştır. 2 Ekim’de Ermenistan Savunma Bakanlığı kadın taburu tesis ederek tabur heyetini oluşturmaya başlamıştır. Ermenistan kadınlardan medet umar duruma gelmiştir.
Enformasyon Savaşı, Siber Saldırılar
İkinci Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı yürüttüğü enformasyon savaşının da önü başarılı bir şekilde alınabilmiştir. Azerbaycan enformasyon savaşında da Ermenistan’dan üstün olmuştur. Ermenistan’ın yaydığı yalan haberler vakitlice yalanlanmış, dünya kamuoyu doğru bir şekilde bilgilendirilmiştir. Ermenilerin siber saldırılarının da önü başarıyla alınmıştır.
Derinlemesine bilgisi, çelik gibi sağlam mantığı ve inkarı mümkün olmayan argümanlarıyla Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Ermeni yanlısı medya kurumlarının karalama kampanyalarını etkisiz hale getirmeyi başarmış, enformasyon cephesini yalnız başına yarmıştır. Özel görevlendirilen bazı Batılı muhabirler konuyu bulandırmaya, yalan bilgilere dayanarak Azerbaycan’ı asılsız bir şekilde suçlamaya çalışmaktaydılar. Türkiye’nin çatışmalara katıldığına, F-35’lerin kullanımına, Suriye ve Libya’dan paralı askerlerin getirildiğine, ateşkes ihlaline ve pek çok diğer provokatif konulara dair soruları durmadan yinelemekteydiler. Devlet Başkanı her defasında bu iddiaları inkarı mümkünsüz belge ve delillerle boşa çıkarmış, Karabağ tarihinden, sorunun nedenlerinden söz etmiş, eline geçen fırsatı değerlendirerek dünya kamuoyuna gerçekleri anlatmıştır. Almanya’nın ARD televizyon kanalına verdiği demeçte Cumhurbaşkanı’na sorulan bir soruya ve Cumhurbaşkanı’nın bu soruya verdiği cevaba dikkat edelim. Soru: “Bölgede, o topraklarda bulunduğumuz sırada şöyle bir soru kafamızda oluştu: Karabağ niçin Azerbaycan için bu kadar önemli? Bölgede rezervler mi var yoksa buranın sembolik bir önemi mi bulunuyor?” Cevap: Alsas-Loren sizin için önemli mi? Bavyera sizin için önemli mi? Ya da Ren-Vestfalya? Burası bizim topraklarımız, uluslararası düzeyde kabul görmüş olan sınırlarımız. Bu rezervler meselesi değil. Asıl rezervler burada, Bakü’de. Bu bir adalet meselesi, bu bir milli onur meselesi ve bir uluslararası hukuk meselesi.” Cevap kısa ve lakonik. Fakat anlamı öylesine derin ki, bir daha herhangi bir muhabirin Cumhurbaşkanımıza buna benzer bir soru soracağını hiç zannetmiyorum.
Son 17 yıla dikkat edersek, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Dağlık Karabağ konusunu sürekli gündemde tutmak için elinden geleni yaptığını görürüz. Bütün konuşma ve demeçlerinde, uluslararası kurumların kürsülerinde, dünya liderleriyle görüşmelerinde bu konuya değinmiştir. Saldırgan tarafın ve zarar gören tarafın kim olduğunu herkese duyurmaya çalışmıştır. Bugün dünyada herkes bunu bilmektedir. Vatan Savaşı’nın başarısını temin eden öncelikli etkenlerden bir tanesi de işte bundan ibarettir. Savaş alanındaki zafere gelince, savaşın sonunda yaşanan iki farklı manzarayı anlatmak yeterli olacaktır: Cephenin bir tarafında galip Ordu’nun Muzaffer Başkomutanı İlham Aliyev, diğer tarafında ordusu bozguna uğramış, rezil bir durumda bulunan Paşinyan vardı. Halkımız lider İlham Aliyev’in resmini başının üzerinde taşıyor. Diğer yanda ise Paşinyan’la dalga geçiliyor, kendisi hakkında fıkralar üretiliyor. “Cebrail’e yol yapıyordun, Paşinyan. Ne oldu? Hani o yol? Şuşa’da Parlamento binası inşa ediyordun? Ne oldu? Cehenneme gitti.” – Cumhurbaşkanımızın bu sözleri insanların dilinde birer darbımesele dönüşmüştür. Herhangi biri, verdiği sözü tutmadığı zaman, alaycı bir şekilde şu soruya muhatap olur: “Ne oldu, Paşinyan?”…
Azerbaycan hackerleri bazı Ermeni internet sitelerini ele geçirerek Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in uluslararası kürsülerden dile getirdiği “Karabağ Azerbaycan’dır ve Ünlem İşareti”, aynı zamanda “Ermeni askeri ölmek istemiyorsa, Azerbaycan toprağından def olsun” sözlerini bu sitelere yerleştirmişlerdir. Ermeni sitelerine Azerbaycan’ın Milli Kahramanı Mübariz İbrahimov’un resimleri de konmutur. 27 Eylül günü öğle saatlerinde başlayan saldırılarla toplamda 90 Ermeni internet sitesi ele geçirilmiştir. Bu siteler arasında Ermenistan’ın en ünlü haber ve video portalları da bulunuyordu. 27 Eylül günü akşam saatlerinde başlayan saldırılarla beraber Ermenistan’ın devlet kurumlarına ait pek çok gizli belge Azerbaycan hackerleri tarafından ele geçirilmiştir. Bu belgeler arasında Ermenistan’ın Ulusal Güvenlik Hizmketi’ne, Ermenistan Cumhurbaşkanı’na, Ermenistan Dışişleri Bakanlığı’na ait çok sayıda bilgi yer almaktaydı.
Diğer yandan, olası Ermeni provokasyonlarının önlenmesi amacıyla Ulaştırma, İletişim ve İleri Teknolojiler Bakanlığı nezdinde Elektronik Güvenlik Hizmeti vatandaşları sosyal medyada, telefonların mesajlaşma bölümünde ya da e-posta adreslerinde hiçbir linke tıklamamaları ve hiçbir dosyayı yüklememeleri konusunda uyarmıştır. 29 Eylül tarihinde Anti-Armenia Team hacker grubu tarafından Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’ne ait 10 GB hacminde gizli belge ele geçirilmiştir. Karabakh Hacking Team grubuna mensup birkaç hacker Ermenistan Hükümeti’nin elektronik belge dolaşım sistemini hacklemiştir. Bu sayede 50 TB hacminde belge ve bilgi ele geçirilmiştir.
Azerbaycan’ın Siyasi İktidarının Güçlü İradesi
27 Eylül tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev başkanlığında Güvenlik Konseyi toplantısı gerçekleştirilmiştir. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Aliyev şu ifadeleri dile getirmiştir: “Bildiğiniz gibi, bugün sabah erkenden Ermenistan Silahlı Kuvvetleri Azerbaycan’a karşı yeni bir askeri provokasyon başlatmıştır. Bu provokasyon sonucunda hem sivil halk, hem de askerlerimiz arasında kayıplarımız bulunuyor. Ben Ermenistan’ı uyarmıştım. Tovuz olayları sonrasında, bu çirkin işlerinden vazgeçmezlerse, pişman olacakları konusunda birkaç defa uyarmıştım. Operasyonlar başarıyla sürdürülmektedir. Diğer yandan gönüllü olarak orduya katılanların sayısı on binlerce kişidir. Bu durum, halkımızın devletine sadakatinin bir göstergesidir.”
Almanya Başbakanı Angela Merkel’le İlham Aliyev arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, Devlet Başkanı, Ermenistan Başbakanı’nın “Karabağ Ermenistan’dır ve nokta” şeklindeki açıklamasının müzakere sürecini anlamsızlaştırdığını ve Ermenistan yönetiminin sözde “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti”yle müzakereleri yürütme talebini müzakere formatının değiştirilmesi çabası olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı, Azerbaycan Ordusu’nun kendi topraklarında savaştığını ve Ermenistan Ordusu’nun Azerbaycan topraklarında bulunmaması gerektiğini de ifade etmiştir.
29 Eylül’de Rossiya-1 televizyon kanalında yayınlanan “60 Dakika” adlı programda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, program sunucularının sorularını cevaplandırmıştır. Cumhurbaşkanı, Türkiye’yle ilgili polemik konusunda şunları söylemiştir: “Türkiye’nin bölgede istikrar sağlayıcı bir role sahip bulunduğu görüşündeyim. Türkiye bize kardeş ülke ve bizim müttefikimizdir. Türkiye bizi manevi olarak desteklemektedir ve Türkiye yönetimine, Türkiye Cumhurbaşkanı’na ve Türk halkına bizimle dayanışma içinde bulundukları ve bizi destekledikleri için teşekkür ediyoruz. Türkiye’nin çatışmalarda taraf olduğuna dair Ermeni tarafının yaydığı tüm söylentiler provokatif amaç taşımaktadır. Azerbaycan Ordusu halkının ve topraklarının savunmasını temin edebilecek yeterli hazırlığa sahip bulunuyor.” Sunucunun Suriye Ulusal Ordusu’nun Karabağ’da savaştığına dair sorusunu ise Cumhurbaşkanı Aliyev “Bu yeni bir uydurma haberdir. Bu konuda hiçbir belge, hiçbir kanıt bulunmuyor ve bunu Ermeni propagandası ortaya atmıştır.” şeklinde yanıtlamış ve röportaj bu şekilde sonlanmıştır.
30 Eylül tarihinde İlham Aliyev ve Mihriban Aliyeva 27 Eylül’de başlayan Ermenistan provokasyonu sonucunda yaralanan ve Savunma Bakanlığı’nın Merkezi Askeri Klinik Hastanesi’nde tedavi gören askerleri ziyaret etmişlerdir. Cumhurbaşkanı Aliyev bu ziyaret sırasında şu sözleri sarfetmiştir: “Ermenistan’ın Başbakanı bize karşı birtakım şartlar öne sürmektedir. Bizim tek bir şartımız bulunuyor, topraklarımızdan kayıtsız şartsız, bütünüyle ve derhal defolup gitmeleri gerekiyor. Azerbaycan halkının bu işgali hiçbir zaman kabullenmeyeceğini daha önce de söylemiştim.”
4 Ekim tarihinde Ulusa Sesleniş konuşması sırasında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Karabağ’daki illegal iskanlar konusunu dile getirmiştir: “Sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti Parlamentosu’nun Şuşa’ya taşınması ne anlama geliyor? Bu, yine Azerbaycan halkına hakaret etme girişimidir. Cebrail’e Ermenistan’dan yeni yol yapılması ne anlama geliyor? Burada illegal iskan yapılacağı anlamına geliyor. Artık Lübnan’dan, diğer yerlerden Ermenileri getiriyor, bizim tarihî kentimize göçürüyor, Şuşa’ya yerleştiriyor, bunu televizyonlarda yayınlıyor, uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor, Cenevre Sözleşmesi’ni çiğniyorlar. Bunlara bir itiraz eden çıktı mı? Dış diplomasi kurumlarımızın hepsine söyledim. Sorunu gündeme getirin, BM’de, AGİT’te, AB’de, diğer örgütlerde, bunun yasal olmadığını ifade edin. İllegal yerleşim bir suçtur. Buna bir tepki geldi mi? Minsk Grubu bir açıklama yaptı mı? Yapmadı! Bu konu bizi ilgilendirmiyor, dedi. İlgilendirmiyorduysa, şimdi de ilgilendirmesin. Niçin şimdi etekleriniz tutuştu? Dağlık Karabağ bizim, bizim toprağımız, bizim oraya dönmemiz gerekiyor, dönüyoruz ve döneceğiz.”
Muzaffer Başkomutan İlham Aliyev 8 Kasım’da Şuşa kentinin işgalden kurtarılması dolayısıyla Şehitler Hıyabanı’nda Azerbaycan halkına seslenirken de şunları söylemiştir: “Biz bu tarihi zaferi savaş meydanında kazandık. 8 Kasım 2020 günü Azerbaycan tarihinde ilelebet kalacaktır. Bu tarih daima yaşayacaktır. Bu, bizim şanlı galebe tarihimiz, zafer tarihimiz. Bu zaferi müzakere masası arkasında değil, savaş meydanında kazandık. Bu sorunun, yani Ermenistan’la Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ meselesinin, her türlü beyanata rağmen askeri bir çözüm yolunun da bulunduğunu daha önce defaatle ifade ettim ve bugün bunu savaş meydanında kanıtladık. 28 yıl aradan sonra Şuşa’da tekrar ezan sesi duyulacak. Bu birlik olmasa, milli dayanışma olmasa, topraklarımızı hiçbir zaman işgalden kurtaramazdık. Karabağ’ın ezeli bir Azerbaycan toprağı olduğunu tüm dünyaya kanıtladık. Azerbaycan halkının yüzyıllardan beri bu topraklar üzerinde yaşadığını tüm dünyaya kanıtladık. Ermenilerin bu topraklara 200 yıl önce yerleştirildiğini tüm dünyaya kanıtladık. Nasıl yerleştirildiğini, hangi amaçlarla yerleştirildiğini dünya kamuoyuna delilleri ve belgeleriyle sunduk, gösterdik. Dağlık Karabağ’ın ezeli Azerbaycan toprağını olduğunu gösterdik. Bugün hem de Ulusal Önderimiz Haydar Aliyev’in mezarını ziyaret ettim, ruhu karşısında eğildim. İçimden, baba vasiyetini yerine getirebildiğim için çok şanslı olduğumu kendime söyledim. Şuşa’yı kurtardık! Bu, büyük bir zafer! Şehitlerimizin, Ulusal Önderimizin ruhu bugün hoşnuttur. Gözün aydın olsun Azerbaycan! Gözünüz aydın olsun tüm dünya Azerbaycanlıları! Böylesine tarihî bir günde Azerbaycan halkına bu müjdeyi vermek benim hayatımdaki belki en mutlu günlerden bir tanesidir.”
Ermenistan Yönetiminin Çaresizliği
27 Eylül tarihinde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Azerbaycan yönetimini geniş çaplı bir provokasyon yapmakla suçlamıştır. Paşinyan, “Azerbaycan yönetiminin son dönemlerdeki saldırgan açıklamalarının, Türkiye’yle beraber gerçekleştirilen geniş kapsamlı askeri tatbikatların ve AGİT’in izleme tekliflerinin reddilmesinin” savaşa önceden hazırlanıldığına işaret ettiğini söylemiştir. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı 28 Eylül tarihinde savaşa dair resmi bir açıklama yaymıştır.
Diğer yandan Ermenistan’ın Rusya Büyükelçisi Vardan Togyanyan Ermenistan’ın yeni silahlar almak için Rusya’ya başvuracağını ifade etmiştir. 30 Eylül tarihinde Başbakan Nikol Paşinyan Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını resmen tanımayı düşündüğünü ifade etmiştir. Aynı gün Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Türkiye Hava Kuvvetleri’nin Dağlık Karabağ üzerinde sınır boyu provokatif karakterli uçuşlar gerçekleştirdiğini belirtmiştir.
1 Ekim tarihinde Arayik Harutunyan Ermenilerin uzun sürecek bir savaşa hazır olmaları gerektiğini söylemiştir. 3 Ekim’de Ermenistan Dışişleri Bakanlığı dünya kamuoyuna “bölgede barış ve istikrarın tekrar sağlanması” için sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının tanınması çağrısı yağmıştır.
1 Ekim tarihinde İsrail’in Azerbaycan’a silah sattığını iddia eden Ermenistan, İsrail’deki Ermenistan Büyükelçisi’ni Erivan’a çağırmıştır. 8 Ekim’de Ermenistan Ulusal Güvenlik Hizmeti Başkanı Ermenistan Cumhurbaşkanı tarafından görevden alınmıştır. Aynı gün Ermenistan İçişleri Bakanlığı Novaya Gazeta muhabiri İlya Azar’ın Dağlık Karabağ’a izinsiz girerek Şuşa ve Laçin’den röportajlar yaptığını bildirmiş ve derginin akreditasyonunu iptal etmiştir.
İkinci Karabağ Savaşı ve Uluslararası Tepkiler
Türkiye – “Ermeni halkını, kendilerini felakete sürükleyen hükümetlerine ve onlarla bir kukla misali oynayanlara itiraz etmeye, geleceklerine sahip çıkmaya davet ediyorum. İşgale ve zulme karşı verdikleri mücadelede tüm dünyayı Azerbaycan’ın yanında olmaya davet ediyorum. 30 yıla yakın bir süreden beridir meseleye kayıtsızlık sergileyen AGİT Minsk Grubu’nun eşbaşkanı olan ülkeleri çözüm üretmekten ne yazık ki çok uzaklar. Ermenistan bölgede barış ve istikrarın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha göstermiştir. Türk milleti her zaman olduğu gibi bugün de tüm imkanlarıyla Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanındadır.” – Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında bunları vurgulamıştır.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçiliği’ni ziyaret etmişler. Ziyaretçiler Azerbaycan’ın Türkiye Büyükelçisi Hazar İbrahim’le görüşmüşler. Bakan, Büyükelçilik’te yaptığı konuşmada şunları söylemiştir: “Bu sorunun çok basit bir çözümü var. Bunun için Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çıkmalıdır.”
Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, ülkesinin Azerbaycan’ın yanında olduğunu ifade etmiş ve Ermenistan’ın tutumunun Kafkasya’da barış ve istikrarın önünde en büyük engel olduğunu vurgulamıştır.
Kardeş Türkiye Cumhuriyeti Vatan Savaşı’nda Azerbaycan’ın yanında olduğunu net bir şekilde, hem sözde, hem de pratikte göstermiştir.
Birleşik Krallık – İkinci Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan’ın haklı tutumunu savunmuş ve toprak bütünlüğünü desteklemiştir. BM Güvenlik Konseyi’nde Ermenistan-Azerbaycan sorununa dair Güvenlik Konseyi Başkanı adından hazırlanan ve Azerbaycan’ın aleyhinde bulunan beyanat taslağı BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan Birleşik Krallık’ın vetosuyla reddedilmiştir.
ABD- ABD Dışişleri Bakanı Birinci Yardımcısı Stephen Biegun Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan’la temasa geçerek her iki tarafı askeri operasyonları derhal durdurmaya, gerilimi daha fazla tırmandırmamak için aralarındaki sorunu çözmek amacıyla doğrudan iletişimde bulunmaya, bölgedeki gerilimi tırmandıran açıklama ve hareketlerden sakınmaya davet etmiştir.
AGİT Minsk Grubu’nun eski ABD’li eşbaşkanı Richard Hoagland şöyle konuşmuştur: “Uluslararası hukuk açısından Ermenistan başka bir egemen devlet olan Azerbaycan’ın egemenliği altındaki topraklara girmiş ve burayı işgal etmiştir.” Hoagland, ABD’nin ana politika hattının tüm ulusların bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklemek ve savunmaktan ibaret bulunduğunu vurgulamıştır.
Rusya – Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin konuşmalarında defaatle şunu ifade etmiştir: “Ermenistan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü çerçevesinde müttefikimiz ama Dağlık Karabağ Ermenistan’a ait değil ve bu nedenle Karabağ’daki askeri operasyonlar konusunda Rusya arabuluculuk dışında herhangi bir yükümlülük taşımamaktadır.” Rusya Dışişleri Bakanlığı Dağlık Karabağ sorununun taraflarını çatışmayı derhal durdurmaya davet etmiştir. 44 günlük savaş döneminde Rusya’dan Ermenistan’a taşınan silah, cephanelik ve askeri teçhizat sayısının arttığı konusunda bilgiler yayılmıştır. Bu bilgilere göre silah, cephanelik ve askeri teçhizat, Gürcistan’ın askeri malzeme naklini yasaklaması yüzünden Kazakistan-Türkmenistan-İran hava yolu güzergahıyla taşınmıştır. Rusya tarafı bu malzemenin silah, cephanelik ve askeri teçhizat değil, Ermenistan’daki Rus askeri üssünün ihtiyaç duyduğu inşaat malzemesi olduğunu defaatle resmi olarak ilan etmiştir.
İtalya – İkinci Karabağ Savaşı döneminde Azerbaycan’ın haklı tutumunu savunmuş, toprak bütünlüğünü desteklemiştir. İtalya’nın Campobasso ili Sepino ve San Guiliano del Sannio komünleri, Milano ilinin Corbetta Kent Belediye Meclisi Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı saldırı, etnik arındırma, soykırımı politikasını kınayan ve Azerbaycan halkıyla dayanışma içinde bulunduğunu ilan eden resmi açıklamalar yayımlamıştır.
Fransa – Fransa Erivan ve Bakü’yü askeri operasyonları derhal durdurmaya ve müzakerelere dönmeye davet etmiştir. Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü yaptığı açıklamada “Fransa çatışmadan son derecede tedirginlik duymaktadır” ifadesini kullanmıştır.
Azerbaycan’la Ermenistan arasında gerçekleşen çatışmada Fransa Ermenistan’ı desteklemiştir. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Azerbaycan’la Ermenistan arasındaki çatışma konusunda 30 Eylül tarihli açıklaması, sorunun çözümü için kurulan Minsk Grubu’nun eşbaşkanı olan bir ülkenin arabuluculuk misyonuna uymamakta ve bu misyona gölge düşürmektedir. Fransa Senatosu’nun 25 Kasım 2020 tarihinde onayladığı Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin tanınmasına dair kararname taslağı Azerbaycan’ın haklı itirazına yol açmıştır.
Gürcistan – Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili her iki tarafı anlaşmaya davet etmiş, bölgede barış ve istikrarın korunmasını desteklediğini ifade etmiştir. Gürcistan Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili Facebook sayfasında “Benim tutumum toprak bütünlüğü ilkesine dayanır, yani Dağlık Karabağ Azerbaycan Cumhuriyeti’nin egemenlik alanındadır ve hiçbir şey bunu değiştirmeyecektir” görüşünü ifade etmiştir. Gürcistan 44 günlük savaşta kendi toprakları üzerinden ve hava sahasından Ermenistan’a askeri malzeme naklini yasaklamıştır.
Sırbistan – 44 günlük savaşın öncesinde ve savaş döneminde Sırbistan’ın Ermenistan’a silah sattığına dair yalanlanamayacak bilgilere ulaşılmıştır. Bu durum Azerbaycan’ın itirazına sebep olmuş ve Sırbistan protesto edilmiştir.
Yunanistan – 44 günlük savaş döneminde Ermenistan’ı dolaylı olarak desteklemiştir.
Almanya – Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Ermenistan ve Azerbaycan’ın ayrıntılı müzakereler için güç kullanmayı derhal bırakması gerektiğini söylemiş ve çatışan iki tarafı askeri operasyonları derhal ve tamamen durdurmaya davet etmiştir. Diğer yandan, köy ve kasabalara ateş edilmesinden son derecede tedirginlik duyduğunu da ifade etmiştir.
İran – İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Said Hatipzade İran’ın askeri çatışmaları dikkatle takip ettiğini, Tahran’ın Azerbaycan’la Ermenistan arasında ateşkes sağlanması için arabuluculuk yapmaya hazır bulunduğunu ifade etmiştir. Savaş sırasında İran üzerinden Ermenistan’a askeri malzeme naklinde dair yayılan bilgiler İran yetkililerince yalanlanmıştır. İran hava sahasını ve karayollarını Ermenistan’a silah nakline kapatmıştır. İran’ın çeşitli kentlerinde Azerbaycan’ın kazandığı başarılara destek gösterileri de dikkat çekmiştir. Şuşa’nın kurtarılması ve Azerbaycan’ın İran sınırını kontrol altına alması Tebriz, Erdebil ve diğer kentlerde özellikle mutlulukla karşılanmıştır. İran sınırında Azerbaycan ordusunun işgal güçlerine vurduğu darbelerin Aras’ın öteki yakasından izlendiğine dair görüntüler internette büyük izleyici toplamıştır.
Pakistan – Pakistan Dışişleri Bakanlığı şu açıklamayı yapmıştır: “Ermenistan durumu daha da germemek için askeri operasyonlara derhal son vermeli. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ konusundaki tutumunu destekliyoruz ve bu tutum, BM Güvenlik Konseyi’nin oybirliğiyle aldığı kararlara uymaktadır.” Kardeş Pakistan 44 günlük savaş boyunca Azerbaycan’ın yanında olduğunu açıkça sergilemiştir.
Kazakistan – Kazakistan Dışişleri Bakanlığı durumu istikrara kavuşturmak, güç kullanımını reddetmek ve müzakerelere başlamak için tüm önlemlerin alınması çağrısında bulunmuş, sorunun uluslararası kurumlar platformunda barış yoluyla çözüme kavuşturulmasına desteğini önermiştir.
Afganistan – Afganistan Dışişleri Bakanlığı Dağlık Karabağ bölgesinde gerilimle ilgili açıklama yapmıştır. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında şöyle denmiştir: “Dağlık Karabağ bölgesi uluslararası düzeyde Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanınmıştır. Afganistan Dağlık Karabağ’daki işgalin bitirilmesini talep etmektedir.”
Bosna-Hersek – Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Şefik Caferoviç ve Demokratik Hareket Partisi Başkanı Bakir İzetbegoviç Azerbaycan’ı desteklediklerini, Ermenistan’ı kınadıklarını ve durumu 1992-1995 yılları arasında devam eden Bosna Savaşı’yla kıyasladıklarını ifade etmişlerdir.
İsrail – Evimiz İsrail Partisi lideri, eski Dışişleri ve Savunma Bakanı Avigdor Lieberman yerel “Vesti” yayınına demecinde Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu hatırlatmıştır: “Bu yüzden BM üyesi hiçbir devlet ve o sırada Ermenistan da Dağlık Karabağ’ı egemen bir kurum olarak tanımamıştır. Tarihi gerçeklik, uluslararası hukuk ve İsrail devletinin çıkarları açısından bizim tutumumuz tamamen açıktır. Biz Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü destekliyor ve bu toprak bütünlüğü sağlanmadan bölgede sorunun çözümünün mümkün olmadığını düşünüyoruz. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün desteklenmesi; tarihi, uluslararası ve ulusal çıkarlar açısından İsrail devletinin resmi tutumudur.”
Macaristan – Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı’nın yaydığı açıklamada, Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’ın uluslararası düzeyde tanınan sınırları içinde yer aldığı ifade edilmiştir.
Uluslararası Kurumların Yaklaşımı
Avrupa Birliği – Avrupa Birliği Dağlık Karabağ sorunu taraflarına askeri operasyonları durdurma, gerilimi düşürme ve ateşkese ciddiyetle uyma çağrısı yapmıştır. Diğer yandan Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in açıklamasında AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlarının öncülüğünde Dağlık Karabağ sorununun çözümü için hiçbir ön şart olmadan müzakerelere derhal dönülmesi zarureti vurgulanmıştır. Genel olarak Avrupa kurumları bu konuda çifte standart uygulamış, Azerbaycan’ın uluslararası hukuk tarafından tespit edilen toprak bütünlüğünü sağlama hakkını gerçek anlamda desteklememiştir.
BM – BM Genel Sekreteri Antonio Guterres “her iki tarafın derhal operasyonları durdurması, gerilimi düşürmesi ve ciddi müzakerelere ivedilikle dönmesi” gerektiğini ifade etmiştir. BM 29 Eylül tarihinde bu sorunu kapalı oturumda görüşeceğini açıklamıştır.
AGİT – Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı iki tarafa da askeri operasyonların durdurulması ve müzakerelere dönülmesi çağrısı yapmıştır.
Türk Keneşi – Türk Keneşi Genel Sekreteri Bağdad Amreyev işgal altındaki Azerbaycan topraklarında yaşanan askeri çatışmalardan büyük bir tedirginlik duyduğunu ifade etmiştir. Türk Keneşi Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün ve uluslararası düzeyde kabul gören sınırlarının dokunulmazlığının korunmasını ve Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin işgal ettikleri tüm Azerbaycan topraklarından derhal, kayıtsız şartsız ve bütünüyle çıkarılmasını talep etmiştir.
İkinci Karabağ Savaşı ve Azerbaycan Diasporası
6 Ekim’de Türkiye’nin İstanbul ve Konya kentlerinde Azerbaycan’a destek mitingleri düzenlenmiştir. 6 Ekim’de Kanada’nın Calgary kentinde Azerbaycan’a destek amaçlı dayanışma yürüyüşü yapılmıştır.
8 Ekim’de Eskişehirspor Stadyumu’nda gerçekleşen eyleme Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği, İnsani Yardım Vakfı (İHH) ve diğer sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve üyeleri katılmışlardır.
11 Ekim’de Gürcistan’ın Marneuli ilçesinde bağımsız Azerbaycan devletine destek amaçlı kalabalık bir miting yapılmıştır.
13 Ekim’de İtalya’nın Milano kentinde Ermenistan’ın işgal politikasını protesto etmek ve bağımsız Azerbaycan devletini desteklemek amaçlı eylem gerçekleştirilmiştir.
İsrail’in Petah Tikva kentindeki Azerbaycan diasporası Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin Azerbaycan’a karşı uyguladığı işgalci, saldırgan ve terörist politikayı protesto etmek amacıyla eylem gerçekleştirmiştir.
Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin Gence’ye tekrar füze saldırısı yapması sonucunda sivillerin ve o sıradan küçük çocukların ölümünü ve sivil hedeflere büyük hasar verilmesini protesto etmek amacıyla 17 Ekim’de Almanya Azerbaycanlıları Birliği’nin önayak olmasıyla Berlin’de 10 binin üzerinde Azerbaycanlının katılımıyla eylem gerçekleştirilmiştir.
18 Ekim’de Azerbaycan’ın Bağımsızlık Günü dolayısıyla ABD’nin Illinois eyaletinin Chicago Kent Belediyesi önünde Azerbaycan Milli Marşı eşliğinde Azerbaycan bayrağı göndere çekilmiştir. 18 Ekim’de Kanada’nın Toronto kentinde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlama mücadelesini destekleme amacıyla dayanışma yürüyüşü düzenlenmiştir.
21 Ekim’de Polonya’nın Wroclaw kentindeki Azerbaycanlı azınlığın girişimleriyle Wroclaw Kent Belediyesi önünde izinli protesto eylemi gerçekleştirilmiştir.
26 Ekim’de ABD’nin Miami, Minneapolis, San Francisco ve Salt Lake City kentlerinde protesto eylemleri yapılmıştır.
26 Ekim’de İsveç Azerbaycanlılar Birliği’nin önayak olmasıyla Ermenistan’ın Gence’de gerçekleştirdiği terör eylemini protesto amacıyla Stockholm kentinin merkezi T-Central’dan (Ahlens) başlayan sessiz yürüyüş eylemi gerçekleştirilmiştir.
27 Ekim’de Londra’da ikamet eden Azerbaycanlılar Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson’un ofisi önünde izinli eylem gerçekleştirmişlerdir.
29 Ekim’de ABD’nin Texas eyaletinin Houston kentinde ikamet eden Azerbaycanlılar Ermenistan ordusunun Azerbaycan’ın Berde ve Gence kentlerinde ve diğer yerleşim birimlerinde gerçekleştirdiği terör eylemlerini dünya kamuoyuna duyurmak amacıyla Houston Kent Belediyesi önünde izinli protesto eylemi yapmışlardır.
30 Ekim’de İtalya’da ikamet eden ve eğitim alan Azerbaycanlı ve Türk azınlığın temsilcileri Venedik kentinde Ermenistan ordusunun Gence ve Berde’de gerçekleştirdiği terör eylemlerini, sivillerin ve o sıradan küçük çocuklarla kadınların öldürülmesini yaşadıkları ülkenin kamuoyuna duyurmak amacıyla eylem gerçekleştirmişlerdir.
İkinci Karabağ Savaşı ve Ermeni Diasporası
İkinci Karabağ Savaşı sırasında Ermeni diasporası, kendisinden beklenen etkinliği sergilememiştir. Çeşitli ülkelerde ikamet eden Ermeni diasporası temsilcileri agresif hareketleriyle akıllarda kalmışlardır.
11 Ekim’de ABD’nin Washington, San Francisco, New York, Boston ve diğer bölgelerinde daha küçük protestolarla beraber, Lon Angeles kentindeki Ermeni azınlık Türkiye Konsolosluğu önünde 100 bin kişilik bir protesto yürüyüşü gerçekleşmiştir.
28 Ekim’de Fransa’nın güneybatısında yerleşen Isere kentinde Ermeniler yolu kapatarak trafiği durdurmuşlardır. Sonuçta Lyon ve Marsilya kentlerine uzanan yolda trafik durmuştur. Trafikte kalanlarla eylemciler arasında arbede çıkmıştır. Bununla yetinmeyen Ermeni eylemcilerden 300-400 kişilik bir grup işyerlerine giden Türklere saldırarak onları yaralamışlardır.
Spor Alanında Alınan Kararlar
UEFA İcra Kurulu Azerbaycan ve Ermenistan’da UEFA bayrağı altında oyunların yapılmasını yasaklamıştır. Kurum bu adımı Dağlık Karabağ’da gelişen durumla ilişkilendirmiştir. Her iki ülke temsilcilerinin belirsiz bir süre için evde oynamamaları karara bağlanmıştır. Durumu izlemeye devam eden UEFA’nın bu kararı Euro 2020’nin gelecek senenin yazında gerçekleştirilecek olan final oyunlarının Bakü’de yapılması planlarını etkilemeyecektir.
Ermeni Faşizminin Yenilgisi ve Yeni Bölgesel Realiteler
Eski savaşlarda “yanmış toprak” diye ifade edilen bir taktik bulunuyordu. İşgalci ordu geri çekilmek zorunda kaldığı zaman her şeyi yakıp yıkıyor ya da yağmalayıp götürüyor, götüremediklerini ise ateşe veriyordu. Bu taktik aynı zamanda o toprakların gerçek sahiplerinin, yerli halkın bir daha oraya yerleşememesi için yapılırdı. 1977 tarihli Cenevre Konvansiyonu’nun 1 numaralı protokolünün 54. Maddesi “Yanmış toprak” taktiğini yasaklamış ve bunu savaş suçu saymıştır. Ermeniler 21. Yüzyılda uygar dünyanın gözü önünde ilkel dönemlere özgü bu taktiği kullanmaktadırlar. Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın da ifade etmiş olduğu gibi, bu yerlerden sanki vahşi bir kabile gelip geçmiştir. İşgalden kurtarılan kent ve köylerimizde çekilen videolar içimizi sızlatmaktadır. Vahşi düşman taş üzerinde taş bırakmamış, her yeri harabeye dönüştürmüştür. Ağaçlar kesilmiş, ormanlar mahv edilmiş ve yakılmış, topraklar kullanılamaz duruma getirilmiştir. Fuzuli, Cebrail, Zengilan, Gubadlı kentleri çölü andırmaktadır. Ağdam sanki ruhlar kentine dönüşmüştür, Hiroşima bile nükleer bombayla böylesine yıkılmış değildi. Ermenstan’ın savaş suçları bununla da bitmiyor. Gence’ye iki defa balistik füze atıldı, Berde misket bombalarıyla ateşe maruz bırakıldı. Terter’e, Ağdam’a, Goranboy’a atılan mermilerin sayısı bilinmemektedir. Yüz kadar sivil, bu arada çocuklar, kadınlar ve yaşlılar Ermeni faşizminin kurbanına dönüştü, binlerce ev, yerleşim alanı, altyapı binası mahv edildi.
Ermenilerin faşist yüzünü tüm dünyanın görmesi önemlidir. Herkes, Azerbaycan’ın ne kadar vahşi bir düşmanla karşı karşıya olduğunu görmelidir. Herkes, Azerbaycan’ın yalnızca işgalci bir orduyu değil, aynı zamanda tüm insanlık için tehlike kaynağı olan Ermeni faşizmini mahv ettiğini görmelidir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın buyruğu üzerine Azerbaycan’daki diplomatik kurumların temsilcilerinin işgalden kurtarılan bölgelere seyahatleri düzenlenmekte, diplomatlar Ermenilerin eseri olan vahşeti kendi gözleriyle görmektedirler. Bu yıkıntılar teker teker kayıt altına alınacak, belgelendirilecek ve uluslararası mahkemeye takdim edilecektir. Ermeni faşizminin temsilcilerinin bu adalet mahkemesinden kaçamayacaklarını umuyoruz.
Düşman, bu yıkıntıların ardından Azerbaycan halkının bir daha o yerlere dönmeyeceğini sanıyordu. Yanılıyorlar. Azerbaycan halkı 30 yıldan beridir topraklarına kavuşma arzusuyla yaşamakta, Karabağ’la nefes almaktadır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı işgalden kurtarılan Fuzuli ve Ağdam kentlerini ziyareti sırasında Karabağ’la ilgili gelecek planlarını da açıklamıştır. Tüm kent ve köylerin ana plan doğrultusunda yeniden yapılacağını ifade etmiştir. Yurttaşların kendi evlerine dönmeleri için devlet tarafından her türlü desteğin verileceğini söylemiştir. Fuzuli’den Şuşa’ya uzanan yolun yapımına, Sukavuşan ve Talış köylerine götüren tarihi yolların yeniden yapımına artık başlanmıştır. İkinci Karabağ Savaşı bölgede yeni realiteler doğurmuştur. Başının üzerinden zaman zaman fırtınalar geçmiş olan güzel Karabağ’ımız geleceğe ümitle bakmaktadır. Şuşa, Ağdam camilerinde 27 yıl aradan sonra yine ezan sesleri işitilmekte, Karabağ Şikestesi Karabağ toprağında yeniden seslenmektedir. O topraklara 30 yıl aradan sonra hayat gelmekte, o topraklar için yeni bir dönem başlamaktadır…
Vatan Savaşı’nın başarıyla sonlanması bölgede güç dengesini değiştirdi, yeni realiteler doğurdu. Şimdi biz yalnız değiliz. Kardeş Türkiye artık bizim yanımızda, siyaset masasındadır. Karabağ’da ateşkesi Türk askeri de denetleyecektir. Ankara’dan en üst düzey mesajlar gelmeye devam ediyor: Biz Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edeceğiz. Bu siyasi ve manevi destek bizim gücümüze güç katmakta, Ermenistan’ın destekçilerini müdahaleden kaçındırmaktadır. Azerbaycan ve Türkiye Cumhurbaşkanlarının birbirlerine “Kardeşim” şeklinde seslenmeleri, ayyıldızlı bayraklarımızın yan yana dalgalanması dostlarımız için gurur, düşmanlarımız için gözdağıdır. 30 yıldan beri süregelen status quo bugün artık yok. Karabağ’ın statüsü konusu gündemden kalkmıştır. Bunun yerine Karabağ’ın yıkılmış kentlerinin ve köylerinin yeniden yapılandırılması programı uygulamaya konmuştur.
Yeryüzünde çok sayıda çatışma ve savaşın tarihine dikkat edersek, son noktayı hep güçlü olan tarafın koyduğunu görürüz. Azerbaycan halkının Karabağ için verdiği 44 günlük Vatan Savaşı bunun en yeni örneğidir. Geride kalan 17 yılda güçlendik, düşmanın kafasını demir yumrukla ezdik. Otuz yıl süren işgale, adaletsizliğe 44 günde son verildi.
virtualkarabakh.az